Semâzen Çiçeği

Bir çiçeğin dilinden kim anlar orası payidar…
Senden başka tohum ekmedim o mâlum bahçaya…
Sözlerimden anlıyordun işte içim bahtiyar,
Bir yudum su okyanus gözükür çorak vahaya…

Şimdi herhangi bir mısra oku gözlerinle,
Dağılsın sis perdesi ve açılsın mezbele
Şimdi çevir yüzünden dökülsün ekseriyet.
Görmüyorsun ki, bakmıyor zerre masumiyet…

Yaprağını dökmüş rehavetten ancak ben anladım,
Sarmaladım dallarımla, yağmur harbi ıslatmadı
Tufeyli bir acıyla bir gece uyandım
Aklıma korkuların geldi, tekrar uyutmadı…

Bir yudum hüsran gibiydi hiç yoktu saklımız,
Mezardan esen söğüt kokularından yakındım…
Sahi okunan bir odaydı saçların,
Şimdi bir yudum kokan harabe parçası…

Aheste rüzgârda sallanan semazen çiçeği,
Poyrazdan artan küllerinle bir hamle yaptım…
Soyundu gönlüme bin bir meşale,
Utandım odamın köşesinde hepsini yaktım.

Ben gurursuzum, sen iyi bilirsin;
Demene gerek kalmadan onur çekti gitti…
Her şeye rağmen yine de çok iyi birisin;
Bunları yazmak bana, hicazdan esti…

Avuç içlerimden pare pare minval ektim,
Korkularım vardı sana hepsini yendim;
Bunları yazmak mı? Şimdi nereden esti?
Söğüt kokuları kapladı, içim içimden geçti…

Bir dörtlük yazar bahar, kışa çevirir beni
Kimler oldu yazan ancak geçmedim seni…
Burada nar edersin cenneti bile ama;
Hâlâ kaynarsın ateşte, geçmedi demin…

Yorumlar

Popüler Yayınlar