SAHRA'YA ESRARLI MEKTUPLAR (2)
''Sahra için gözlerimi öksüz kılabilirim. Öyle ki ona gam vurabilirim sevdalardan. Sahranın kumlarında boğulur, çocukluğumu ona emzirebilirim. Her şeyiyle benim Sahra... Esen rüzgarıyla, komasıyla ve birkaç İsa... Hangisi sensin? 'Uzaklarda arama' dediklerimi, yakında bulduklarımızla karıştıran da sensin...Görüşmek ve bir gün karşılıklı sövmek anamıza. Senden kopardıklarımdan can vermek yeni ektiğim papatyalara ve ölmek... Ölmek uğraşır benimle bu aralar... Sonra bir çift gömlek ve kopuk düğmeleri askıda beklerken geceyi, kimseyi anlamayan ben... Haliyle sen... Annem korkunç dualara kurban gitmişken... Bu gece hiçbirimiz diri kalmak isteyecek kadar özgür ve diri değiliz. Değiliz, verimli cümlelerin sonuna koyulması gereken isim soylu sözcük... Porta... Hay aksi, Sahra'yı unuttuk. Geçenlerde rastladım kaldırımların kesiştiği yol bölmelerinde ona... Bir dilenci gibi gururlu ve yalancıydı... Emziriyordu umutlarımı umarsızca... Duyarsızca ve aldırış etmeden sokaktan geçen çocukların bakışlarına... Böyle başladı Sahra ile geçmişimizin final cümlesi...''
Yorumlar
Yorum Gönder