CEVAPSIZ2
var.
ve heidegger bile sorgulamaz varlığını.
en yüce şeyhlerin tapındığından,
yüzün-sürüp etrafında döndüklerinden,
hatta diri diri taşlarken erkeği ve kadını…
hepsinden daha gerçek,
daha yüce ve daha çok var.
en inanılmayan dinin tek tanrısından,
içimde varlığına dair kalıntısı bile olmayan,
coğrafyaları çepeçevre sarmış
isteyeni cennete, isteyeni cehenneme koyan
öyle ki bazısına bahçe, bazısına har…
işte bu tanımladığımdan daha da var.
her ne kadar yanından kopup eve vardığım an
ellerimi önüme alıp kokladığımda gitmişse tütün kokusu…
sinmişse çiçek, dolamışsa boynumu;
kanıt getirir. derim ki “var!”
ama henüz koklamadığım, elini uzatmamış,
soru sorduğumda yıllardır cevapsız bırakmış,
sonra da küsünce ceza vermiş…
meğer bu güne kadar tek bir şey varmış…
işte var ve kalbi pompalıyor kanı damarlara,
yanında yankısı bile duyulur
duymamak imkansız zaten kulaklarımda
kalbi bana altın tepside sunulur.
bir dağın tepesinden baksam yok olmaz,
sigara yaksam alır da gelir kokusunu.
özlemime karşılık verir, hiç sessiz kalmaz
dokunursam da hissederim dokusunu.
işte ayrılır o, en yüce olanından ortadoğu’nun
cevapları var, sesi, nefesi hissedilir.
ama öyle mi yüce çölün imparatoru?
hiç sesi duyulmaz, en az yirmi iki senedir.
Yorumlar
Yorum Gönder