YAĞMUR
ancak paylaşırsan ekmeğini böyle güzel
ses tellerinde en ince hatıralar dahi gezer
göğsünü kabartan sevgiye sorup ne etmeli
o hâle bulutları karanlık bir sabaha benzer
gözlerini alıp geceyle götürdüğün vakit gündüze
kim bilir sabaha çıkan kaç anıyla uyanır da kalır
öyle ki bırakır da uyursa bir çiftini göğün seyrine
ne karar göz altları ne de hatıralar tutar bir nasır
yalnız, özgü ve ağlak olmadan yaşar güneşe varana dek
kimseye sormaz ne eder ince, zayıf, çelimsiz bir bilek
tırpanlanır cümleleriyle anlatısı duyulmaz, bilinir
çatlaklarından sızar da öyle süzülür kusursuz petek
son gecesi biçâre aydınlık geçer diye gözleriyle
biri tutarsa diye ağlamadan sonsuza kadar
oysa ne o bilir ne bir başkasının kaderi ellerinde
meğer her kişi ona baktıkça görürmüş bir çarnâçar
saçlarında esen tüm fırtınalar bir yağmurla gelirdi
soğuktan titreyen her toprağa serperek suyu
ne vakit içinden gelse gökten istediğini alırdı
bir çiçeği kokladıkça açılır gibi koklarken ruhu
Bu şiire denk geldiğim için mutluyum kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBana aynı hissiyatı verdiği için paylaşmak istedim
Kaderi sorgulamak belki nafile,
Her nefes, güneşe bir adım daha yaklaşırken.
Bil ki, her fırtınanın ardında
Yeni bir günün umut ışığı doğar.
Toprağa düşen yağmur damlalarıdır,
Ruhun fırtınalarla dans ettiği.
Ve her çiçeğin kokusunda saklıdır
Bir damla huzur, bir damla sevgi.
güzel hislerinize teşekkürler…
Sil